Değerli okurlar; Türkiye ekonomisinde son dönemde konkordato ilan firmaların sayısının artması ve daha da artabilecek olması nedeniyle bu yazımızda güncel bir konu olarak konkordato müessesi ile yine sizlere merhaba diyorum.
15.03.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı kanun ile İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun bir çok maddesinde değişiklik yapılmış olup, en önemli değişikliklerden birisi de İİK'nın İflas Erteleme hükümlerinin kaldırılarak yerine revize edilmiş “konkordato” hükümlerinin getirilmesi olmuştur.
Basit dilde ifade edecek olursak; finansal yönden zor durumda olmakla beraber, borçlarını belli şartlarda ödeyerek iktisadi hayatını sürdürebilecek durumdaki borçluların, alacaklıların daha fazla söz sahibi olduğu bir sistem dahilinde iktisadi hayatına devam etmesine “konkordato” diyebiliriz.
Konkordato, borçlu kadar alacaklılar tarafından da talep edilebilir. Konkordato teklifi, iflasa tabi borçlularda (muamele) merkezinin bulunduğu yerdeki; iflasa tabi olmayan borçlularda ise yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesine sunulur (İİK m.285/3). Konkordato talebinde bulunan kişi, konkordato gider avansını yatırmak zorundadır. Avansın yatırılması, dava şartıdır. Borçlu, konkordato talebine konkordato ön projesi ve diğer belgeleri ekler. Sunulan malî tablolar, başvuru tarihinden en fazla 45 gün öncesine ait olmalıdır. İİK'da, konkordatonun talep edilmesinden tasdikine kadar geçecek yargılama sürecinde, borçlunun mal varlığını korumaya ve borçluyu denetim altına almaya yönelik bir karar verilmesini öngörmektedir. Kanunda, “mühlet verilmesi” olarak adlandırılan bu karar üzerine, konkordato talep eden borçlu aleyhine, haciz yoluyla icra takibi yapılamaz, başlatılan haciz takipleri de durur, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir; ancak satış yapılamaz, borçlu aleyhine ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararı uygulanamaz.
Mahkeme, mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir.
Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve taşınırlarını devredemez. Geçici mühlet üç aydır. Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez. Geçici mühlet kararı, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ve Basın İlan Kurumunun resmi ilan portalında ilân olunur ve derhal diğer lazım gelen yerlere bildirilir. Alacaklılar, komiser tarafından yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunur. Kesin mühlet kararı verebilmek için mahkeme duruşma açmalıdır. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verilir. Mahkemece, kesin mühlet kararıyla beraber veya kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda 7 alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Kesin Mühletle beraber, borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. İmtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir. Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş) her türlü alacağa faiz işlemesi durur.
Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez (İİK 295). Konkordato, tasdikle bağlayıcı hale gelir. Bu durumda mühletin etkileri, konkordatonun bağlayıcı hâle geldiği tarihe kadar devam eder. Yukarıda değindiğimiz adi konkordato yanında, iflastan sonra konkordato (İİK 309) ve malvarlığının terki suretiyle konkordato da (İİK 309-a-1) mümkündür.
Konkordato, konkordatoya taraf olmayan ve bunu kabul etmeyen alacaklıları dahi bağlayan bir anlaşmadır. Bu nedenle, konkordatonun kabulü için, alacaklı kişiler ve alacak miktarları bakımından iki ayrı çoğunluğun bulunması gerekir. Bu kapsamda, konkordatonun uygulanabilmesi için, alacaklıların yarısı konkordatoyu kabul etmelidir; ancak bu kişilerin alacakları toplamı da, tüm alacak tutarının üçte ikisini aşmalıdır.
Sonuç olarak iflasın yıkıcı etkilerine karşı, konkordato müessesesi önemli bir alternatiftir. Ancak, şekli evrakların tamamlanması ile verilecek 3 aylık geçici mühletin kötüye kullanılması ve mal kaçırmaların söz konusu olabileceğini söylemek de pekala mümkündür. Yeni mağduriyetlerin oluşmaması için konkordato sürecinin konkordato komiseri ve alacaklılar tarafından iyi takip edilmesi gerekir.
Bu haftaki yazımı Barış Manço’ya atfen şu anlamlı sözle noktalıyorum:
“Bir kişinin adı en son ne zaman telaffuz edilirse o gün ölmüş oluyor insan. Yani fizik olarak bu dünyayı terk etmek çok da önemli bir şey değil. Nasıl olsa günün birinde hepimiz terk edeceğimiz için ve milyarlar terk ettiği için. Amа adınız anılmadığı gün gerçek anlamda bu dünyayı terk etmiş oluyorsunuz.”