Kahramanmaraş’ta bir şey olmak zor, ama bir şey çok kolay: Başkan olmak! Nasıl mı? Küçük bir dükkan açın, bakkal, terzi, ayakkabıcı… Ne olduğu fark etmez.

Mesleğe dair derin bir bilgiye veya belgeye sahip olmanız da şart değil. Yanınıza üç-beş kişi alın, bir de mevcut başkana destek verin, o da size destek versin… İşte artık siz de bir başkansınız! Hem de ömür boyu sürecek bir başkanlık!

Bu söylediğim abartı gibi gelmesin. Maraş’ta esnaf odalarının büyük bir kısmında durum aynen böyle işliyor. Bir başkan var, altında sayısız başka başkanlar… Ne iş yaparlar, nerde yaparlar bilinmez. Ama siyah camlı arabalar, yeni açılan dükkanlar hep ortadadır. Seçim dönemi yaklaşınca ortaya çıkıp, "Biz buradayız!" pozları verilir. Karşılarına aday çıkarsa da türlü ayak oyunlarıyla saf dışı bırakılır.

Böyle başkanlığı kim istemez ki? Koltuk adeta babadan miras gibi sahiplenilir. Hatta bir değil, birkaç koltuk birden kapılır. Bir bakarsınız, aynı isim bir odanın başkanı, başka bir yerde yönetici, bir yerde daha söz sahibi… Öyle bir sistem kurulmuş ki, koskoca bir bina dolusu insan, e-Devlet’ten bir dakikada yapılabilecek işleri saatlerce hatta günlerce süründürerek yapar.

Ama esas mesele şudur: Bu başkanların servetleri de koltukları gibi katlanarak artar. Kendi esnafı geçim sıkıntısı çekerken, başkanlar genişleyen çevreleriyle her geçen gün büyür. Körler sağırlar birbirini ağırlar misali, içeride dönen muhabbet hiç değişmez.

Şimdi soruyorum: Gerçekten bir esnaf odası ne işe yarar? Esnafın derdine derman mı olur, yoksa sadece koltuk sahiplerinin çıkarlarına mı hizmet eder? Bunu sorgulamak, herkesin hakkı!

Ama unutmayın, o koltuklar babanızın koltuğu değil. Gün gelecek, o makamlardan kalkacaksınız. Kalktığınızda adınız nasıl anılacak? Maraş’ta şu an birkaç istisna dışında kimsenin iyi anıldığı yok. Hatta bazıları hatırlanmayacak bile! Çünkü koltuk sevdasıyla gelenler, gittiklerinde sadece unutulmuş birer isim olarak kalır.

Günün sonunda, bu düzen değişir mi? Evet, değişir. Çünkü bu memlekette ‘dur’ diyecek yiğitler var! Bugün olmasa da yarın, o koltuklar gerçekten hak edenlerin olacak…