Değerli okurlar; kira artış oranları ile ilgili yazdığım ve kiracı-mülk sahibi anlaşmazlıklarına
objektif bir bakış açısı sunmaya çalıştığım ilk yazımdan sonra tekrar güncel bir konuyla sizlere
merhaba diyorum.
Bilindiği üzere ülkemiz, K.Maraş merkezli 06.02.2023 günü 7.7. ve 7.6. lık ardarda iki
depremle “asrın felaketi”ni yaşamıştır. Hayat biraz normale dönünce ve yıkılan, hasar gören evlere
bakınca depremzedelerin aklına acaba sigortadan para alabilecek miyim, zararım ne kadar
karşılanacak gibi sorular gelmeye başlamıştır. Bu süreçte muhtemelen herkes sigortasını
sorgulamış; eviyle ilgili sigorta var mı yok mu ona bakmışlardır. Bankadan konut kredisi
kullananlar bu noktada belki biraz daha şanslı olmuştur. Çünkü bankaların mevzuat hükümleri
gereği, zorunlu deprem sigortası, bilinen adıyla DASK sigortası yapmadan kredi kullandırması
mümkün değildir.
Bununla beraber depremzedelerin buruk sevinçleri de kursaklarında kalmıştır. Çünkü her
şeyden önce evin değeri ne kadar olursa olsun DASK tarafından ödenecek azami para 640 Bin
TL'dir; yanlış duymadınız altıyüzkırkbintürklirası. Daha açık ifadeyle evinizin sözgelimi gerçek
güncel değeri; 2 Milyon TL olsa dahi alacağınız maksimum para 640 Bin TL'dir. DASK bilmecesi
öncelikle bu noktada başlamıştır. Diğer taraftan DASK’a hasar ihbarları depremin hemen ardından
başlamasına rağmen, DASK ödemelerde çok gecikmiş; hatta yıkılan yerler için bile eksper
görevlendirmesi yaparak garip icraatlara da imza atmıştır. Böylece ödemeler de uzadıkça uzayarak
depremzedelerin mağduriyeti kat be kat artmıştır. Halbuki Zorunlu Deprem Sigortası Genel
Şartlarının “Tazminatın Ödenmesi” başlıklı B-4 maddesi birinci fıkrası gereği Kurumun başvuruyu
teslim almasını müteakip bir aylık süre içinde tazminat miktarını kesinleştirmesi ve ödemesi
gerekmektedir.
Yine DASK, az hasarlı olduğu tespit edilen yapılara kendince sigorta bedelinin %15’i
ödeme yapma gibi bir icraat geliştirmiştir. Sigorta mantığında esas olan, risk gerçekleştiğinde
uğranılan zararın tazmin edilmesidir. DASK’ın %15’lik ödeme limitinin hiçbir hukuki geçerliliği
ve dayanağı yoktur. Nitekim DASK’ın bu haksız tutumuna karşı avukatlar müvekkil sigortalıları
adına arabuluculuk yoluna başvurunca; DASK’ın bu politikasını esnettiği (ödeme limitini, %15’den
%20’lere artırdığı), hatta hasar gören evlere eksper görevlendirerek eksper raporuna göre ödeme
yaptığı da görülmüştür. Nitekim bazı sigortalılar, DASK’ın %15’lik ödeme limitinden dolayı az
hasar gören evleri için sözgelimi 30 Bin TL alırken; eksper raporu sonucu 130 Bin TL ödeme
almıştır. Böylece DASK bilmecesinin her noktada devam ettiği anlaşılmaktadır. Bilmece diyorum;
çünkü hakikaten DASK’ın nasıl bir politika güttüğünü tahmin etmek neredeyse mümkün değildir.
DASK bilmecesinin belki de en önemli noktasını ise, 25 Kasım 2022 tarihli tarife değişikliği
(güncellemesi) oluşturmuştur. 25 Kasım 2022 tarihli tarifeyle brüt yüzölçümün metrekare bedeli iki
katına çıkarılmış; yani 1.508,00-TL iken, 3.016,00-TL’ye çıkarılmıştır. Ancak DASK, 6 Şubat 2023
tarihli deprem neticesinde eski tarifeden ödemeye devam etmiştir. DASK sadece zeyilname, yani
güncel tarifeye göre poliçesinde değişiklik yapanları bu kapsamın dışında tutarak onlara güncel
tarifeden ödeme yapmıştır. DASK buna gerekçe olarak da sigortalılara SMS yoluyla gönderilen
bilgilendirme mesajlarını göstermiş; mesaja rağmen zeyilname yapmayanların güncel tarifeden
yararlanamayacağını dile getirmiştir.
DASK bu noktada da tabiri caizse depremzedeleri kandırmaktadır. Çünkü DASK,
25.12.2022 tarihli tarife güncellemesindeki bilgilendirme ve aydınlatma yükümlülüğünü; ancak
sigortalılara elden ıslak imzalı veya taahhütlü posta yoluyla bildirim yapmakla yerine getirmiş olur
-ki bu hususu ispat yükü de DASK'a aittir. Dolayısıyla depremzedelere eski tarifeden ödeme
yapılarak mağduriyetleri bir kat daha artırılmıştır. Bu hususa ilişkin DASK’la davalık olan çok fazla
sayıda sigortalı bulunmakta olup, emsal kararlar ard arda çıkmakta ve DASK haksız bulunmaktadır.
Çünkü tarife güncellenmesi ile ödenecek sigorta bedelinin 2 katına çıkarılması önemli bir olay olup,
bu hususta DASK’ın sms ile yetinmesi kabul edilemez. Kaldı ki birçok depremzedeye sms dahi
gönderilmemiştir.
DASK bilmecesi bu şekilde devam ederken, ihtilafların çözümünde sigorta hukukunu iyi
bilen avukatlara çok iş düşmektedir. Depremzedelerin mağduriyetinin artırılmaması adına ya
DASK bu bilmeceye son verecek ya da avukatlarla muhatap olmaya devam edecektir. KISACASI
DASK, DEPREME KÖTÜ YAKALANMIŞ VE BUGÜNE KADAR DA İYİ BİR SINAV
VEREMEMİŞTİR.
Bu haftaki yazımı Einstein’ın mutluluk kuramı adına yazdığı şu kısa notla bitiriyorum:
“Sakin ve mütevazı bir yaşam, başarı peşinde koşmanın neden olduğu daimi huzursuzluktan
çok daha fazla mutluluk getirir.”