Allah'a olan teslimiyet, insanlık tarihinde derin bir yer tutuyor. Teslimiyet, bireyin kendini Allah'ın iradesine bırakması ve onun buyruklarına tam bir itaatle bağlı kalmasıdır. Bu teslimiyet, insanın ruhsal huzuru bulmasında ve hayatını anlamlandırmasında kritik bir rol oynar.
İnsanlık, tüm insanları kapsayan evrensel bir değer. Allah'a olan teslimiyet, insanın kalbini hoşgörü ve sevgiyle doldurur. Hoşgörü, farklılıkları kabul etmek ve saygı göstermek anlamına gelir. Her insanın eşit ve değerli olduğu bilinci, toplumsal barış ve birlik için olmazsa olmazdır.
Ne yazık ki, insanlık tarihinin karanlık sayfalarında kibir ve ırkçılık büyük ölçüde katliam ve savaşlarla yer alıyor. Kibir, insanın kendini diğerlerinden üstün görmesi, gurur ve büyüklenme duygusuyla hareket etmesidir. Irkçılık ise, insanların ırk, renk veya etnik kökenlerinden dolayı ayrımcılığa uğramasıdır. Hem kibir hem de ırkçılık, toplumsal huzursuzluğa ve bölünmelere yol açtığı gibi bugün yaşadığımız Gazze ve Doğu Türkistan katliamlarının ana sebeplerindendir.
Allah'a olan teslimiyet, insanlığı kibirden ve ırkçılıktan arındırarak, hoşgörü ve sevgi temelinde bir yaşam sürmeyi öğretir. Her birey, Allah'ın yarattığı bir varlık olarak eşit ve değerlidir. Bu bilinçle hareket etmek, dünya barışının ve insanlık onurunun korunmasında en büyük adımdır.
Bizlerde Müslümanlar olarak hayatımızdan kibiri ve ırkçılığı çıkararak insanlara örnek teşkil etmeliyiz.
Allah'a emanet olun...