Yaşanılan deprem sonrası birçok insanın hayatında büyük değişiklikler meydana geldi. Travmatik etkiler, kayıpların yası ve mevcut düzen içerisindeki değişimler hala etkisini sürdürmekte. Mevcut duruma bakıldığında, kişilerden alınan bilgilerle birlikte bu süreçte çift ilişkilerinde de problemler olduğu gözlemlenmektedir.
Travma tek başına birey üzerinde bir yükken çiftlerin birbirine fiziksel, duygusal destek vermeleri önemlidir. Aynı acıyı yaşamış olsalar da bireylerin birbirinden farklı etkileneceklerini unutmamak gerekir ve partnerler birbirlerine anlayabilme noktasında yaklaşmalıdır.
Birçok aile konteynırlar içerisinde yaşarken, bulunan yerin zorlu şartlarının stresiyle aidiyet duygularının zedelendiği ve ilişkilerdeki problemlerin fazlasıyla arttığı görülmektedir.
Partnerine alan tanımak önemli
Travmatik sürecin etkisinin üzerine kişisel alanları da kalmayan çiftler arasında sıkışmışlığın verdiği his aile huzurunu etkileyecek noktalarda olmaktadır. Bu durumda partnerinize alan tanımak önemlidir. İmkanlar dahilinde eşinizin kendiyle vakit geçirmeye ihtiyacı olduğunu hatırlamak gerekli. Eşiniz bir yerde yalnız oturmak, tek başına yürüyüş yapmak istediğinde aslında bunun artık sizi istemediği anlamına geldiği, sizi önemsemediğini gösteren bir davranış olduğu düşüncesine kapılmak yerine eşinizin yalnız kalmaya ihtiyacı olabileceğinin normal bir ihtiyaç olduğunu hatırlayın. Bu süreçte karşılıklı hislerinizi konuşmak, açık iletişim kurmak ve eşinizin hislerini anlamaya çalışmakta bir destektir.
Bununla birlikte çiftler arasında yaşanan problemde cinsel isteksizliğinde arttığı bu durumda şikayetlerin çoğaldığı görülmektedir. Cinsel isteksizliğin tanımına bakıldığında “Cinsel ilişkiye girme isteğinde azalma, cinsel açıdan herhangi bir istek duyulmaması, cinsel etkinliğin azalması ya da hiç olmaması gibi durumların tamamı cinsel isteksizlik başlığı altında incelenir. Cinsel işlev bozukluklarından biri olan cinsel isteksizlik, hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilir. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanan bu durum bir çok faktöre bağlı olarak gelişebilir. Bu süreçte de eşim beni artık beğenmiyor, istemiyor düşünceleri gelişebilmektedir. Ancak cinsel isteksizlik çiftlerin yaşadığı travmatik etkinin, yorucu stresli günlerin ve yaşanılan ortamın duygulardaki değişime sebep olmasıyla ortaya çıkmış olması normaldir. Bu süreç içerisinde eşlerin birbirini zorlamaması, sabırlı olması anlamaya çalışması gerekmektedir. Cinsellik kavramına baktığımızda zaten kadın ya da erkeğin cinsel hayatına sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için kişi, psikolojik ve fizyolojik açıdan sağlıklı olmalıdır. Bazı dönemlerde, kişinin aklına cinsel açıdan hiçbir şey gelmemesi ya da cinsel isteksizlik duyması normal karşılansa da bu isteksizlik, 6 ay ve daha fazla zaman boyunca devam ederse mutlaka tedavi edilmelidir. Cinsel isteksizlik, kişinin cinsel olarak uyarılması durumunda da değişiklik göstermez. Ya da farklı bir deyişle kişi, cinsel açıdan uyarılsa bile isteksizdir. Ayrıca fiziksel ve psikolojik yorgunluğun yanı sıra yaşam kalitesindeki değişimler de cinsel isteksizliğe yol açabilir.
İsteksizliğin nedeni sosyal değişim olabilir
Fiziksel ve psikolojik nedenlere bağlı olarak görülen cinsel isteksizlik, sosyal değişimlerden de kaynaklanabilir. Bu gibi durumlarda cinsel isteksizlik geçici olsada bazen uzun süreli olabilmektedir.
Bununla birlikte ilişkilerle ilgili travmatik süreçlerinde etkisi olabildiğini ve aslında bu etkilerinde tedaviyle geçebileceğini unutmayınız.
Eğer siz de ilişkilerinizde problemlerin ortaya çıktığını, travmatik etkinin ilişkilerde etkisinin yoğunluğunu farkediyorsanız terapi sürecine başlamayı düşünebilirsiniz. Altta yatan sebeplerin araştırılması ve uygun şekilde tedavi edilmesi için kendinizi ihmal etmeyin.