Güzide şehrimiz Kahramanmaraş tarihin her döneminde zor zamanlar geçirmiş...
Son dönemde yaşanan pandemi ve büyük felaket ile de acılarına daha da büyüklerini katan şehrin adı, insanların özellikle deprem dönemindeki ılımlı ve sakin tutumu ile ülke gündeminde de kendine yer bulmuştu. Ünlü şovmen Okan Bayülgen şehirdeki sakin yapıyı birçok yerde dillendirerek insanlarımızın sükunetini örnek göstermişti. Peki ne oldu da o yardımsever Edeler birden çıldırmış gibi davranmaya başladı. Sözüm ona kirada İstanbul ve Ankara'yı sollayan biz, çimento fiyatlarında zirvede yer alan yine biz, ismini şuan saymakla bitiremeyeceğim birçok sektörde zam olarak bütün ülkeyi solladık. Bize ne oldu da daha şehir bile ayağa kalkmadan kafayı yedik...
Bugün Maraş'ta bir konteynerde aldığınız ürün birçok şehirde üstelik lüks mağazalarda daha ucuz... Böyle bir şey olabilir mi? Bu işin sonu nereye gider!..
Ne oldu bize?
Bize ne oldu? Eminim herkesin, bu şehirde yaşayan her Maraşlının bu konuda bir yorumu vardır. Özellikle depremin ardından nitelikli birçok vatandaşımızı kaybettik. Hepimizin başı sağ olsun. Memlekette yıkım büyük olunca maalesef birde tabiri caiz ise beyin göçü yaşadık. Nitelikli birçok Maraşlı şehirden göç etti. Herkesin sadece bir hayatı var saygı duymak zorundayız. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Zaten uzun zamandır ikili ilişkiler ile ilerleyen bürokrasi nitelikli iş gücünden de olunca ortaya bugün bulunduğumuz durum çıktı. Bugün her kuruma girip çıkan bir kardeşiniz olarak şunu gözlemliyorum. Şehri yönetecek genç ve ahlaklı bir irade var. Fakat işin alt kısımları o kadar dağınık ki her yer torpilli ordusu. Yıl olmuş 2024 biz hala torpil işini çözememişiz... Bugün her gelen siyasi iradenin elini kolunu bağlayan lakin kimsenin konuşmaya cesaret edemediği büyük sorun: Torpil... Belki de hala uygun torpillileri bulamadığımız için birçok kurumda daha müdür yok. Atanamamış vs... Sağlık ve Kültür Turizm müdürlüklerine hala müdür atanmadı. Atanamadı.. Atanamıyor...
FETÖ gibi kansız yapıların hayatımıza soktuğu mamafih bizimde tadından vazgeçemediğimiz bu zehirden bir an önce vazgeçmeliyiz. Bu zehir ilerde dedikodu ve fitne ile beslenen bir yapıya dönüşür. Vallahi işin içinden çıkamazsınız... Bugün ben birçok yerde görüyor ve maalesef kulaklarımla işitiyorum. Bu dedikodu ve fitne işinden herkes etkileniyor. Zehir o kadar yayılmış ki şehrin vekilinden iş adamına, başkanından görevlisine herkeste mevcut. Bana düşmez haddimde değil ama Allah rızası için bir silkelenin. Yaklaşık iki yıldır tozun dumanın içinde iyisiyle kötüsüyle bir mücadele veriyoruz. Zaten azaldık görmüyor musunuz?
Şehirde işçi krizi var!
Alım gücünü falan bir yana bırakın, şu anda kimse çalıştıracak işçi bulamıyor. Evet yanlış duymadınız Kahramanmaraş'ta işçi krizi var... Fabrikasından basınına, kurumundan kuruluşuna hiç kimse istediği nitelikte eleman bu-la-mi-yor...
Hal böyle olunca bugün içinde bulunduğumuz bu kaotik ortam oluşuyor. Elimizden düşüremediğimiz telefonlarımızdan her gün farklı senaryolar izleyip bunları tartışarak günlerimizi heba ediyoruz. Kendi hayatımızı bir yana bırakarak anlamsız bir şekilde zaman israfı yaşıyoruz. Birilerinin yönlendirmesine o kadar alıştık ki bu yapay zekanın bizi nereye götüreceğini hiç tahmin edemiyorum... Allah (cc) hepimizin yarımcısı olsun... Sağlıklı kalın inşaAllah...