Türkiye'de son yıllarda şiddet olaylarındaki artış, birçok toplumsal, ahlaki ve ekonomik faktöre bağlanabilir. Bu durumun, toplumun farklı kesimlerinde derinleşen sorunlarla ve krizlerle doğrudan ilişkili olduğunu düşünüyorum. Şiddet olaylarındaki artışın sebepleri üzerinde dururken, özellikle toplumsal çürüme, ahlaki değerlerin erozyona uğraması ve ekonomik sıkıntılar öne çıkıyor. Toplumsal çürüme, bireylerin birbirlerine karşı olan saygı ve hoşgörüden uzaklaşmasıyla başlar. Geleneksel aile yapılarının zayıflaması, bireyler arası dayanışmanın azalması, sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla hızla yayılan popüler kültürün, insanları bireysel çıkarlar peşinde koşmaya itmesi gibi faktörler, bu erozyonu hızlandırıyor. Ahlaki değerler, toplumun yapı taşıdır. Ancak modernleşme ve globalleşmenin etkisiyle bireylerin manevi değerlerden uzaklaştığı, daha materyalist bir yaşam tarzına yöneldiği gözlemleniyor. Bu da maalesef insanlar arasındaki güveni azaltarak, şiddet gibi radikal davranışların artmasına neden oluyor.

Ekonomik Sıkıntılar ve Sosyal Dengesizlikler

Ekonomik sorunlar, toplumun tüm katmanlarını etkileyen bir diğer kritik faktör olarak karşımıza çıkıyor. İşsizlik, geçim sıkıntısı, enflasyon ve gelir adaletsizliği gibi ekonomik sorunlar, bireyleri çaresizliğe sürükleyerek, psikolojik baskıların artmasına neden oluyor. Özellikle genç nüfusun iş bulma zorlukları, gelecek kaygısı ve toplumsal hayal kırıklığı, onları şiddete başvurmaya daha meyilli hale getiriyor.

Eğitim eksikliği ve fırsat eşitsizliği de şiddet olaylarının artmasında önemli rol oynayan diğer ana etkenler. Eğitim sistemindeki aksaklıklar, öğrenciler arasındaki fırsat eşitsizliği, işsizlik ve gelir dağılımındaki dengesizlikler, toplumun bazı kesimlerinde umutsuzluk ve çaresizlikte gençler arasında şiddet eğilimlerini artırabiliyor.

Peki Çözüm Nedir?

Toplumsal çürümenin ve şiddet olaylarının önüne geçebilmek için bana göre birkaç temel adım atılabilir. Öncelikle, eğitim sisteminin güçlendirilmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması, bireylerin topluma entegre olmalarını sağlayabilir. Ayrıca, ekonomik reformlar ve işsizlikle mücadele için kapsamlı politikalar geliştirilerek, insanların ekonomik sıkıntılarla başa çıkmalarına yardımcı olunmalıdır. Ekonomik refahın artırılması, toplumdaki stresi azaltarak, şiddet eğilimlerini de düşürmede önemli bir role sahip olabilir. Özellikle büyük afetin ardından devam eden çalışmalar, ekonomi ve trafikteki aksaklıklar ile iyice gerilen güzide şehrimiz Kahramanmaraş'ta fırsat eşitliği ve manevi değerlerin yeniden canlandırılmasıyla daha huzurlu ve güvenli bir toplum inşa edilebilir.