1883’te Maraş Kalesinde keşfedilerek arkeoloji dünyasına kazandırılan 2800 yıllık Geç Hitit heykeli olan Maraş Aslanı, Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesi’nde sergilenirken, şehrin tarihi mirası olan Maraş Aslanı’nın hikayesi yapay zeka tarafından tekrardan tasarlandı.
İşte o hikaye:
"Yıllar yılları kovalarken, Kahramanmaraş şehri bir zamanlar huzurun ve bereketin simgesi olarak bilinirdi. Ancak bir gün, şehri saran kötücül bir ejderha, Maraş'ın güzelliklerini ve halkının huzurunu tehdit etmeye başladı. Ejderhanın nefes aldığı her yerde zehirli dumanlar yükseliyor, gökyüzü kara bir bulutla kaplanıyordu.
Şehir halkı endişe içindeydi. Tarlaları, ormanları, su kaynaklarını kirleten bu ejderhanın zulmü altında çaresiz hissediyorlardı. Ancak umutsuzluğa kapılmak yerine, bir araya gelerek bir çözüm arayışına girdiler. Kahramanmaraş'ın cesur savaşçıları, Maraş Aslanı'nın efsanevi gücünden ve bilgeliğinden bahsetmeye başladılar.
Maraş Aslanı, Kahramanmaraş'ın koruyucusu olarak biliniyordu. Efsanelere göre, bu aslan ejderhayı yenecek güce sahipti. Şehrin halkı Maraş Aslanı'nın yardımına başvurdu. Dualar, dilekler gönderdiler, Maraş Aslanı'nın şehri koruması için dua ettiler.
Bir gece, gökyüzünde yıldızlarla kaplı bir manzara belirdi. Büyük bir aslan, ejderhayla savaşmak üzere şehre doğru ilerliyordu. Şehir halkı büyük bir umutla bu manzarayı izledi. Maraş Aslanı, ejderhayla destansı bir mücadeleye girişti. Göğün yıldızlarla aydınlandığı bu savaşta, aslanın gücü ve cesareti herkesi şaşırttı.
Sonunda, Maraş Aslanı ejderhayı yendi. Ejderha'nın zehirli nefesleri durdu, gökyüzü temizlendi ve şehir yeniden huzur buldu. Maraş halkı, aslanın kahramanlığına minnettarlıkla doluydu. O günden sonra, Maraş Aslanı şehrin sembolü haline geldi ve halkın umudu, gücü ve direnci olarak anıldı.
Bu hikaye, Kahramanmaraş'ın direniş ruhunu ve doğa ile uyum içinde yaşama arzusunu simgeler. Maraş Aslanı'nın zaferi, insanlığın doğa ile barış içinde yaşama yolundaki kararlılığının bir sembolü olarak kalır."
Haber: Metehan Nazlı