Dr. Ayla Ünver Alçay, kaktüslerin sert iklim şartlarına uyum sağlayabilen, suya çok az ihtiyaç duyan ve kolay yetiştirilebilen bitkiler olduğunu belirtti. Ayrıca, kaktüslerin kök sistemleri sayesinde suyu verimli bir şekilde depolayarak kurak bölgelerde bile yetişebildiğini ifade etti. Birleşmiş Milletler tarafından geleceğin gıdası olarak ilan edilen kaktüslerin, kuraklığa dayanıklılığı, toprak sağlığını iyileştirme özelliği ve hızlı hasat edilme avantajlarıyla ekonomik olarak da büyük bir potansiyele sahip olduğunu söyledi.
Kaktüslerin besin değeri ve sağlık faydaları
Dr. Alçay, özellikle Opuntia cinsi kaktüslerin gıda olarak tüketilebildiğini ve bu türün Türkiye’de "Hint inciri", "Frenk inciri" veya "dikenli incir" gibi isimlerle bilindiğini belirtti. Kaktüs incirinin besin değerinin oldukça yüksek olduğunu söyleyen Alçay, bu meyvenin A ve C vitaminleri, kalsiyum, magnezyum, potasyum ve demir açısından zengin olduğunu ifade etti. Ayrıca, kaktüslerin yüksek lif ve antioksidan içeriği sayesinde sindirimi düzenleyici, bağışıklık sistemini güçlendirici ve kan şekerini dengeleyici etkilere sahip olduğunu vurguladı.
Özellikle dikenli incirin, elma, muz ve üzüm gibi meyvelere kıyasla iki kat daha fazla antioksidan içerdiğini dile getiren Dr. Alçay, bu özelliğiyle serbest radikallere karşı güçlü bir koruma sağladığını söyledi. Kaktüslerin su oranının yüksek olmasının vücudu nemli tutmaya yardımcı olduğunu belirterek, sıcak iklimlerde ve fiziksel aktiviteler sırasında bu meyvenin tüketilmesinin faydalı olacağını ifade etti.
Sürdürülebilir tarım için önemli bir alternatif
Kaktüslerin tarımda kullanılmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Dr. Alçay, bu bitkilerin sürdürülebilir tarım açısından büyük avantajlar sunduğunu belirtti. Suya olan ihtiyaçlarının azlığı sayesinde su kaynaklarının korunmasına katkı sağladığını ifade eden Alçay, kaktüs tarımının kimyasal gübre ve pestisit kullanımını da minimum seviyeye indirebildiğini söyledi.
Ayrıca, kaktüslerin toprak erozyonunu önleyerek çölleşmeyle mücadelede etkili bir rol oynadığını belirten Dr. Alçay, karbon ayak izinin düşük olması nedeniyle çevre dostu bir alternatif sunduğunu vurguladı. Bu bitkilerin yetiştirilmesinin, biyolojik çeşitliliği artırarak tarımsal ekosistemlerin korunmasına katkıda bulunduğunu söyledi.
Türk mutfağına uyarlanabilir mi
Türkiye’de özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde kendiliğinden yetişen kaktüslerin mutfakta daha yaygın kullanılabileceğini ifade eden Dr. Alçay, bazı restoran ve kafelerin menülerine kaktüs bazlı yemekler eklemeye başladığını söyledi. Kaktüs salataları, mezeleri ve içeceklerinin Türk mutfağına uyarlanmasının mümkün olduğunu belirterek, bu bitkinin lezzetli ve sağlıklı bir alternatif sunduğunu vurguladı.
Yan etkilere dikkat edilmeli
Kaktüs meyvesinin tüketimi konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirten Dr. Alçay, özellikle yüksek lif içeriği nedeniyle aşırı tüketimin mide rahatsızlıklarına yol açabileceğini söyledi. Sindirim sistemine faydalı olmasına rağmen, fazla tüketildiğinde karın ağrısı, kabızlık veya ishal gibi yan etkilere neden olabileceğini ifade etti.
Bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara sebep olabileceğini de dile getiren Dr. Alçay, kaktüs meyvesinin ciltte kaşıntı, döküntü, kızarıklık gibi belirtilere yol açabileceğini söyledi. Özellikle alerji öyküsü olan kişilerin dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, bu meyveyi ilk kez tüketenlerin küçük bir porsiyonla başlamalarını önerdi.
Kaktüsler geleceğin gıdası olabilir
Dr. Alçay, kaktüslerin hem sağlıklı besin değerleri hem de sürdürülebilir tarıma katkıları nedeniyle geleceğin gıdası olarak büyük bir potansiyele sahip olduğunu ifade etti. İklim değişikliği ve su kaynaklarının azalması gibi küresel sorunlarla mücadelede kaktüslerin önemli bir çözüm olabileceğini belirten Alçay, ilerleyen yıllarda bu bitkinin Türk mutfağında ve marketlerde daha fazla yer bulmasının beklendiğini söyledi.