6 Şubat tarihinde meydana gelen ve 11 ili doğrudan etkileyen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler, birçok kişiyi psikolojik açıdan olumsuz etkiledi. ‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirilen afet, kalıcı psikolojik sorunlar, yani travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, kaygı bozukluğu, bağımlılık ve birçok olumsuz etken yarattı. Binlerce binaları yıkan ve can kayıplarına neden olan böyle büyük bir deprem ve halen süren artçı sarsıntılar, fizyolojik, duygusal, davranışsal sorunlara neden oluyor.
“Deprem fobisi, kaygı bozukluklarını sıklıkla görüyoruz”
Depremin büyük travmatik durumlara neden olduğunu ifade eden Markasi Hastanesi'nden Uzm. Dr. Selim Sağır, “Deprem sonrası gördüğümüz psikiyatrik rahatsızlıklar çok değişmekle birlikte, deprem sonrası en sık gördüğümüz psikiyatrik rahatsızlık depresyon diyebiliriz. Depresyonun görülme durumu depremlerden sonra 4-5 kat artıyor yapılan araştırmalarda çıkan sonuçlara göre. Bunun yanında travma sonrasında stres bozukluğu ve deprem felaketinin yol açmış olduğu bu travmanın ilişkili olduğu bozukluklar da deprem sonrası çok sık görülüyor. Deprem fobisi, panik atak ve panik bozuklukla beraber kaygı bozukluklarını da sıklıkla görebiliyoruz” dedi.
Sosyal hayata karışmanın ve duyguların ifade edilmesi depresyonu yenebileceğini ifade eden Sağır, “Deprem sonrası yıkılmış bir şehirde insanlar yeni hayata uyum sağlamada problemler yaşıyorlar. Bu da depresyona yol açıyor. Depresyonla mücadele etmek, deprem sonrası gelişen depresyonla mücadele etmek için ellerinden geldiğince deprem öncesi hayata dönmeleri, depremden önce nasıl yaşıyorlarsa o şekilde yaşamalarına dönmelerini tavsiye ediyoruz. Duyguların ifade edilebilmesi, deprem duygularını başkaları ile paylaşmaları da çok önemli. Sosyal hayata karışma, egzersiz, çeşitli nefes egzersizleri gibi uygulamalar da iyi gelmektedir” diye konuştu.
Sema Akçakale