Şahin, “Niye TUSAŞ hedef, bakmakta fayda vardır diye düşünüyorum. Türkiye'nin yanı başında kıyamet kopuyor. Özellikle Türkiye'nin güneyinde yaşananları Türkiye'nin son dönemde karşı karşıya kalmış olduğu terör olaylarıyla birlikte değerlendirdiğimizde büyük resmi daha iyi görürüz diye düşünüyorum. Biraz Osmanlı'nın son dönemine benziyor. Yüz yıl öncesine gidelim yaklaşık olarak, yüz yıl önce şunu yaptılar, dediler ki: “Büyük bir Arap devleti kuracağız, başına sizi getireceğiz. Hatta isterseniz halifeliği de size vereceğiz.” Süreç bitti, o günkü Osmanlı barışının olduğu yerde Osmanlı barışı bozulduktan sonra kandırılanlar Paris’e gittiklerinde yüzüstü bırakıldılar. Ne büyük Arap devleti ortada kaldı ne de halifelik onlarda kaldı, sadece İsrail'in güvenliğini sağlayacak bir yapı oluşturdular ve Osmanlı barışı bozulmuş oldu. Şimdi, gelinen süreçte, günümüzde aynen yüz yıl önce olduğu gibi siyonist ve emperyalist projeyi gerçekleştirmek için bölgemizin -Türkiye'nin demiyorum sadece- Kürtlerini kullanmak istiyorlar. Sayın Devlet Bahçeli’nin çıkışını, aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın Cumhur İttifakı’nın açmış olduğu fırsat penceresinin değerlendirilmesi konusundaki koyduğu iradenin iyi takip edilmesi lazım. Siyonist-emperyalist denklemin karşısında bir milli denklem kuruluyor; ya millî denklemin bir parçası olacağız ya da siyonist-emperyalist denklemin aparatı veya kurbanı olacağız. Türkiye ortaya koymuş olduğu iradeyle sadece kendi Kürtlerine değil, bölge Kürtlerine şu mesajı veriyor: Bölgenin Kürtlerini siyonist-emperyalist projeye kurban vermeyeceğiz” dedi.
Milletvekili Şahin, “Kamu güvenliği konusunda tabii ki önergeyle ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Devletler çökertildiği için ve çöktüğü için özellikle Basra Körfezi’nden Akdeniz’e kadar kalan kısma baktığımızda şunu görüyoruz: Burada sınırı tek taraflı koruyamıyorsunuz. Devletler çöktüğü için bu yük tamamen bir devletin üzerinde kalıyor ve biliyorsunuz, destek de buluyor buradaki devlet dışı aktörler. O zaman bütün yük Türkiye'nin üzerine kaldığı için sürekli yapması gereken birkaç adım var. Bunlardan bir tanesi “İçeride İstikrarlı İç Güvenlik Yaklaşımı” diye Türkiye'nin geliştirmiş olduğu bir yaklaşım var. Bu, şu: Sürekli terörle mücadele. İki, tehlikeyi kaynağında kurutma girişimi ki bunu da sürdürüyor biliyorsunuz. Üç, Türkiye terörle mücadelesini müttefiklerine dahi güvenemeyeceği için kendi yerli ve milli savunma sanayisi ürünlerine güvenme perspektifiyle hareket ediyor” ifadelerini kullandı.
Haber: Metehan Nazlı