İsrail Başbakanı Netenyahu’nun hükmünün bazı ülkelere geçebileceğini fakat Türkiye’ye sökmeyeceğini söyleyen Bahçeli, “Unutmayınız ki, korkak bin defa, kahraman ise bir defa ölür. Ona buna diyet borcu olanların; çıkarlarının izdüşümünde göbeği bağlı, geleceği rehin altında bulunanların duruşundan da asla bahsedilemez. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiç kimseye eyvallahı yoktur. Hiçbir odakla al takke ver külah içinde de değildir. Zulme sessiz kalmak aynı zamanda ortak olmak demektir. Herkes sussa da biz susmayacağız, sessiz kalmayacağız, zalime zalim demekten ödün vermeyeceğiz” açıklamasında bulundu.
AB Komisyonu’nun 2023 Türkiye Raporu’nu değerlendiren Bahçeli, “Biz dünyaya haçlı emellerinin mevziisinden değil hilalin nurundan bakıyoruz. Biz Müslüman Türk milleti olarak din kardeşlerimizin ve soydaşlarımızın her zaman ve her fırsatta yanı başında yerimizi alıyoruz. Ankara’dan Bakü’ye uzanıyor, Astana’yla kavuşuyor, Aşkabat’la kaynaşıyor, Bişkek’le bütünleşiyor, Budapeşte’yle hasret gideriyor, Lefkoşe’yi bağrımıza basıyor, Filistin’in arkasında dağ gibi duruyoruz. Hem Türk’üz, hem Müslümanız. Hem Türk asrı diyoruz, hem de mukaddesatımızın onuru koruyoruz. AB Komisyonu’nun 2023 yılı Türkiye Raporu’nu yırtıp atıyor veya kağıttan uçak yapıp kendilerine aynen iade ediyoruz” diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşanan gerilim hakkında konuşan Bahçeli, “Anlaşmazlık ve gerilim hali bir defa hukuk devleti ve hukuk güvenliği açısından hiç de arzu etmediğimiz bir durumdur. Ancak bir kahırdan ümit ediyorum pek çok lütufta doğacaktır. Öncelikle yüksek yargı organları arasındaki görüş ayrılıkları, yorum farkları hukuk tekniği ve demokrasi mantığı kapsamında içtihat zenginliğini takviye ve tahkim edecektir” ifadelerini kullandı.
Fakat en son yaşanan, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşanılanların devlet veya rejim krizi olmadığını altını çizen Bahçeli, “Bunun yanında var olan sorunun kaynağına inmeden, sorun üreten yargı organını nesnel ölçüler eşliğinde tespit etmeden sağlam ve sağlıklı çözüm yollarının inşası da oldukça zordur. Anayasa Mahkemesi adalet ve hukuk düzenin safrası ve sancısıdır. Bu kaçınılmaz gerçeği kabul etmeden son gelişmeleri kavramak mutlak butlanla batıldır. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru incelemelerinde hukuk ve toplum düzenini tahrip edecek kararlar alması, yasa ve anayasa koyucunun iradesini yok sayması, hatta anayasa hükümlerini işlevsiz hale getirmesi vaka-ı adiyeden sayılamayacak bir sapma ve sürüklenme halidir” dedi.
“Yargıya saygı mecburidir, bu kararın gereği TBMM’de derhal yapılmalı, konu kapatılmalıdır” diyen Bahçeli şöyle devam etti:
“Yargıtay ile Anayasa Mahkemesini karşı karşıya getiren konu Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fıkrasında yer alan dokunulmazlığın iki istisnasından biridir. Bu istisna hükmüne göre, “seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.” Şu anayasal kuralı herkesin idrakinde yarar vardır. Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur, bu mahkeme süper temyiz merci sıfatına da sahip değildir. Bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi’nin görevi, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğini, eğer ihlal varsa bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesiyle sınırlıdır.”
Genel Başkan Bahçeli, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın objektifliğini ve tarafsızlığını kaybettiğini vurgulayarak, “Geldiğimiz bu aşamada karşımıza iki seçenek çıkmaktadır: Ya Anayasa Mahkemesi kapatılmalı ya da yeniden yapılandırılmalıdır. Mahkeme’nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları ile üye yapısının köklü bir reforma tabi tutulması kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bunu da yeni bir anayasaya ile hayata geçirmek hedefimizdir” dedi.
Grup toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bahçeli, CHP’nin Gölge Kabine uygulamasına ilişkin, “Gölgeden ne istiyorlar, aslını tercih etseler daha iyi olur” şeklinde konuştu.