Türkiye ve Somali arasında 2011 yılı itibari ile gelişen ilişkiler “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması” ile yeni bir aşamaya geçti. Somali'nin son yıllarda devlet inşası noktasında Türkiye'nin savunma alanında gerçekleştirdiği yatırımların tamamlayıcısı olarak görülen bu anlaşmanın arka planında iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler yer alıyordu. Somali’nin sınırları içinde güvenliğini sağlaması için 2017 yılında kurulan Türkiye Somali Görev Gücü Misyonu (TÜRKSOM) ile Türkiye, Somali ordusunun önemli kısmını eğitti.

Erdoğan ile Bahçeli Beştepe'de buluştu Erdoğan ile Bahçeli Beştepe'de buluştu

Akdeniz Havzası ve Afrika Medeniyetleri Araştırma Merkezi (AKAF) Müdürü Doç. Dr. Yunus Turhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011 yılında başbakanken Somali’ye yaptığı ziyaretin önemine dikkat çekerek, 2017’de stratejik ortaklığa evrilen ilişkilerin 8 Şubat’ta imzalanan anlaşma ile yeni bir seviyeye çıkmış olduğunu söyledi. İki ülke arasında yapılan anlaşmanın üçüncü ülkelere yönelik olmadığını aktaran Doç. Dr. Turhan, Türkiye ile Somali'nin bölgesel güvenlik anlamında barış inşa edici misyonunu daha görünür kılacağını kaydetti.

“Türkiye'nin Somali ordusuna vereceği destek Somali'nin kendi ayakları üzerinde durması için çok önemli”

Türkiye ve Somali arasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nın Somali'nin kendi ve bölgesel güvenliğini tesis edeceğine vurgu yapan Turhan, anlaşma içeriğinde üç temel temanın olduğunu belirterek, “Birincisi, olayın ekonomik boyutu. Zira Somali münhasır ekonomik bölge içerisinde, halihazırda ekonomik zorluklarla yüzleşen bir ülke. O yüzden deniz kaynaklarının Somali ekonomisine kazandırılması, Somali'nin gelişmesi için hayati önem arz ediyor. Bölgede halihazırda yürütülen kaçakçılıkla mücadelede de Türkiye'nin bu yaptığı anlaşma önemli bir rol oynayacak. Zira korsancılıkla mücadele, kaçak balıkçılıkla mücadele veya bölgedeki doğal zenginliklerin Somali ekonomisine kazandırılması aslında bu madde içerisinde görebiliyoruz. Bölgede Somali'nin kendi savunma kapasitesini geliştirmesi de bu mevcut anlaşmanın ikinci boyutu olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü 2007 yılında kurulan Afrika Birliği Somali Misyonu Kuvveti, kısa acıyla AMİSOM, 2022 yılında yerini Afrika Birliği Geçici Somali Gücü'ne devretmiş. O da bu yılın sonu itibarıyla Somali'den ayrılacak bir güç. O yüzden Somali ordusunun kendi milli gücünü, kapasitesini geliştirmesi ve terörle mücadelede de bu mevcut kapasitesinin artırılması hayati önem arz ediyor. O yüzden Türkiye'nin Somali ordusuna bu bağlamda vereceği destek, Somali'nin kendi ayakları üzerinde durması ve devlet bütünlüğüne, toprak bütünlüğüne zarar verebilecek hamlelerin bertaraf edilmesi için de çok önemli” ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Afrika ülkelerine ihraç ettiği İHA ve SİHA’lar hayati önem taşıyor

Türkiye’nin 2017 yılı itibari ile Afrika politikasında savunma alanı boyutunu ilişkilerini sürdürdüğünü belirten Turhan, bu gelişen ilişkilerin sahada önemli yansımalarının olduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi:

“Bugün Afrika'daki 19 ülkede Türk askeri ateşesi mevcut. Bu önemli bir ayrım. Bugün 30 farklı Afrika ülkesi ile Türkiye arasında savunma ve güvenlik alanında işbirliği yapıldı ve bu ülkelerden bazıları Türkiye'den insansız hava aracı aldı veya alma noktasında da girişimleri bulundu. Bu ülkelerin kendi askeri kapasitesini geliştirme, terörle mücadelesine katkı sunması için Türkiye'nin sağlamış olduğu insansız hava araçları ve diğer askeri teçhizatlar hayati önem arz ediyor. Türkiye'nin mevcut askeri kapasitesinin sunduğu imkanlar hem kapasite anlamında hem fiyat anlamında batılı muadillerine nazaran çok daha efektif. Bu da Afrika ülkeleri nazarında önemli bir ayrıştırıcı faktör olarak kabul görüyor ve Türkiye'ye yönelik çok yoğun bir talep var. 2021 yılında İstanbul'da gerçekleşen Türkiye Savunma İşbirliği Zirvesi'ne Afrika'dan çok üst düzey katılım olmuştu ve bütün Afrika ülkelerinin son yıllarda Türk savunma alanına yönelik ilgisini de bu minvalden okuyabiliriz.”

“Afrika ülkeleri artık Batı'ya bağımlılıktan kurtulma ve alternatif ortak bulma noktasında çok gayret ettiler”

Afrika ülkelerinin Batı'ya bağımlılığını bitirerek, çeşitli ortaklıklar noktasında Türkiye’yi bir partner olarak gördüğünü dile getiren Turhan, “Afrika ülkelerinin son yıllarda en büyük mücadelesi kolonyal mirasın ortadan kaldırılmasına yönelik olması. En son Mali, Çad, Burkina Faso özelinde baktığımız zaman Fransa'nın ülkedeki varlığına yönelik yeni iktidarların önemli bir hamlesi var. Bu bağlamda Afrika ülkeleri artık Batı'ya bağımlılıktan kurtulma ve alternatif ortak bulma noktasında çok gayret ettiler. O yüzden Türkiye'nin sunduğu bir imkan aslında bir alternatif sunuyor. İkincisi ve bence en önemlisi. Türkiye'nin Afrika ile yapmış olduğu savunma işbirliği anlamında ‘know-how’ dediğimiz bilgi transferi de var. Yani Türkiye tek taraflı gidip ürünlerini satmıyor. Aynı zamanda Afrika'nın kendi askeri kapasitesinin geliştirilmesine yönelik teknoloji transferi ve bilgi transferi yapıyor” şeklinde konuştu.

Türkiye'nin Afrika'yla ilişkisinin çok kadim bir geçmişi olduğunu dile getiren Turhan, “Osmanlı döneminden alabileceğimiz, hatta daha eskiye gidecek olursak, Tolunoğulları Devleti döneminden bilfiil gelen bir ilişki yapımız var. Türkiye'nin Afrika'ya ilgisi aslında bu tarihsel ortak hafızayı yeniden canlandırmak bağlamında önemli. Afrika'da kolonyal geçmişi olmayan bir aktör olarak Türkiye'nin Afrika'da varlığı Afrika ülkelerinde devlet yöneticilerinde hatta daha önemlisi halk nazarında çok önemli bir karşılığı var. Çünkü Türkiye ‘kazan kazan’ ilkesi ve ‘birlikte kalkınalım’ politikası çerçevesini Afrika'ya yaklaşıyor. O yüzden ciddi bir Türkiye'ye yönelik sempati söz konusu. Türkiye'nin yapmış olduğu hamleler, Afrika ülkelerinin kalkınması, kendi ayakları üzerinde durması noktasında önemli bir görev ihtiva ediyor. Zira Afrika ülkeleri son yıllarda özellikle yeniden Afrika veya Afrika'nın kendi öznel bilincini geliştirebilecek ilişki modeli arzuluyorlar ki Türkiye bu minvalde bir ilişki modeli izliyor. Ayrıca Türkiye'nin Afrika'daki mevcut diplomatik varlığı önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bugün halihazırda 44 Afrika ülkesinde diplomatik temsilciliğimiz var. Türk Hava Yolları’nın Afrika'daki 60'dan fazla noktaya uçuşu, Afrika'yı kendi içinde birbirine, Afrika'yı da aynı zamanda dünyaya bağlıyor. Bu bağlamda kültürel bir etkileşim inşa ediyor. TİKA, YTB gibi kurumlarımızın Afrika'nın kendi halkına yönelik yapmış olduğu katkıları takdire şayan. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman Türkiye-Afrika ilişkileri her geçen yıl derinleşerek ilerliyor ve uzun vadede de Afrika ülkeleri için Türkiye çok önemli bir stratejik ortak olacak. Hem Türkiye hem de Afrika'nın küresel sistem içerisinde ağırlığını arttırabileceği yeni bir ilişki modeli gelecekte bizi bekliyor diyebilirim” diye konuştu.

Kaynak: İHA